18 Eylül 2012 Salı

TEMBELLİK HAKKI
Yazar: Paul Lafargue
Çeviri: Feyyaz Şahin
Kategori: Deneme
Sayfa Sayısı: 88

İnternetten almasam kapağını gördüğümde muhtemelen almaktan vazgeçerdim. En çok 6 yaş grubuna hitabeden bir kitap izlenimini veren iğrenç bir fontla yazılan "tembellik hakkı" hemen altında da resimde görüleceği üzere tembellik yapan bir köpek illüstrasyonu var. kitap içeriği tembelliği böylesine överken kapağında tembellik yapanın bir köpek olarak gösterilmesi de bir diğer dikkat çekici nokta. Kapağın bu denli özensiz olması 2010 ilk basım (1000 adet) olmasına rağmen 2012'de neden halen ikinci baskıyı yapamadığını da anlaşılır kılıyor bence.

Lafargue kapitalist uygarlığın hakim olduğu ülkelerdeki işçi sınıfının "çalışmak hakkımızdır, engellenemez." düşüncesinde olmasını onur kırıcı ve utanç verici bir tutum olarak görüyor. Savaşmak ve devlet idaresi dışındaki tüm işleri insalık onuru için onur kırıcı olarak görüp kölelere yaptıran eski Yunan'dan ve Roma'dan  örnekler verip, günümüzde ise (1800'lerin sonunda yani) özellikle makine endüstrisinin gelişmesi ile daha da rahata erecekken durmadan çalışmak isteyen işçi kesimini eleştiriliyor. herhangi bir iş için birbirini ezen 12-14 saat çalışıp, yiyip içip eğlenmek yerine hayatı kendine zehir edenleri anlayamıyor.
Marx'ın güveyi (kız kardeşinin kocası) olan Lafargue'nin ağır çalışma şartları ve uzun mesai saatlerinden işçileri sorumlu tutması ve sebep olarak çalışma aşkını ileri sürmesi nerden baksan tutarsızlık nerden baksan ahmakça. İş iş diye birbirini ezen insanları eleştirip bunu yaratan şartları masum göstermek Marx'ın güveyine yakışmadı. Marx'a kardeşine daha hayırlı bir kısmet bulamadın mı diye sormadan edemiyor insan. Yazık:)

Kitap hakkında, Lafargue'nin desteksiz ithamlarına maruz kalan zavallım işçi sınıfının burjuvazinin tarih sahnesindeki önemi arttıkça nasıl daha da kötü şartlar altında çalışmaya zorlandığını; kilisenin etkisini yitirmesiyle eskiden yılda 90 gün + 52 pazar + 38 gün olan tatillerin nasıl kırpıldığını ve çalışmanın bir erdem olarak yine kilise tarafından ya da diğer ahlakçılarca nasıl öğreti haline getirildiğini öğrenmem bakımından yararlı oldu diyebilirim.
Son söz: Kapak rezalet. Editörlük de yerlerde sürünüyor, özensiz. Bir sürü yazım hatası mevcut. Okunur mu? okunuyor işte. Hem kısacık 88 sayfa.

Hiç yorum yok: