7 Eylül 2012 Cuma

Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş

Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş (Jose' Saramago 11/02/2012)

98 Nobel Edebiyat ödülünü almış yazarının yarattığı yüksek beklentiden mi bilmem, kitabın başlarındaki epey sıradan anlatım biraz hayal kırıklığı yarattı. Konusunun ilginçliği ve dilinin samimiyeti ise kitabı yarım bırakmayışımın sebepleri oldu. 
Ölüm bir ülkede bir süreliğine işlerini askıya alıp, insanoğlunun her zaman hayalini kurduğu ölümsüzlük duygusunun yaşanmasına izin veriyor. Başlangıçta ölümün olmadığı ülkede her şey yolundaymış gibi gözükse de sosyal devlet zamanla çöküşe giriyor ve çeşitli sektörlerin (cenaze levazamatçıları, sigorta sektörü, huzurevi çalışanlarıvs vs vs) isyanlarına ve bildirilerine tanık oluyoruz. Bu bölümler gazetelerdeki düz haber formatında verildiğinden epey sıkıcı. Sonra ölüm karar ve yöntem değiştirip yeniden işe başlıyor. Ölecek olanlara mor zarflar gönderip 1 hafta sonra canlarını alacağını bildiriyor. Yolladığı zarflardan bir tanesi gizemli (?) bir şekilde sahibine ulaşmayı reddediyor ve ölüm ilk kez vadesi gelmesine rağmen birinin (viyolonselci) canını alamıyor. Sonrasında ölümün psikolojik halleri ve çekici bir kadın kılığında viyolonselciye yaklaşıp mor zarfı vermek için yaptığı planlar ve viyolonselcinin basit yaşamından kesitler anlatılıyor. Ölüm zarfı veremiyor, zarfı kibritle ( aslında gerek duymazdı ya kibrite) yakıyor ve ölümlü olmayı tercih edip işlerini aksatıyor. Ertesi gün kimse ölmüyor.

Konu olarak ilginç yer yer gizemli roman. Ancak edebi mi bence değil. Okunmalı mı? E yazmış o kadar.

Hiç yorum yok: