20 Ocak 2010 Çarşamba


AVATAR
Filmi dün (20.01.2010)21:10 seansında CEPA'da izledik. 3 boyutlu gözlük biraz rahatsız etse de film başlayınca sanki filmin içindeymişik yeşilmişik hissi gözlüğün verdiği tüm rahatsızlığı ve sadece gözlüğe saydığımız 1,5 TL'yi unutturdu diyebilirim. Hem bilet parasının yanında verildiğinden bir de kredi kartı kullanılıp puan kazanıldığından, hiç koymuyor insana. Neyse işte uzunca süren reklamlar, gelecek filmlerin fragmanları falan derken film başladı.
Öncelikle Yıl 2154 olmuş teknoloji nerelere gelmiş vay anasını diyor insan. Bir yandan karımın da dikkatimi çektiği üzere engellilere toplum içerisinde yaşam alanı yüz yıl sonra da halen kısıtlı. Tekerlekli sandalyeye bir motor takılamamış mesela. Eliynen ittire ittire gidiyordu, şimdi googledan adını aratmaya üşendiğimin başrol oyuncusu. Yazık dedim kendi kendime bir hüzünlendim. Neyseki bu piskolojim uzun sürmedi de filme konsantre olabildim. Filmi izledikçe senaryosunun Ursula Le Guin'in "Dünyaya Orman Denir" kitabından alıntı olduğunu düşündüm.Halen de öyle düşünüyorum ama birebir kopya değil yani. Kitapta yaratıklar yeşildi mesela filmde avatarların mavimtrak olması önemli! bir fark. Onun dışında yine Ursula'nın kitaplarından Yerdeniz Büyücüsünde geçen ejderhaların gözlerine bakılmayacağı filmde bir yerde kullanılmış. Sonra ilk şarkıdan sonra diyordu bir yerde şarkı söylemek avatarlar için önemli anlaşılan bunlar da var kitaplarda. Neyse senaryonun alıntı olması filmin değerini düşürmez tabi ama adam gibi söyleyin canım şundan şundan etkilendik diye. Kadirşinas olun efendi olun. Neyse. Film senaryo ve görsel efekt olarak iyi olsa da sinemadan çıkınca tipik tatsız tuzsuz amerikan filmi tadı bırakımakta bünyede. Kötü adamın en sona kalacağı ve sonunda son dakka hamlesiyle yenileceği başından belli. Bir de o kadar makine yapmışın insan eline bıçak mı verir. Avatarları dudak dudağa öpüştürmese daha güzel olabilirdi mesela. Örneğin ethernet kablolarıyla ilişkiye girebilirlerdi ne biliyim. Sonuç olarak sırf görsel efektleri nedeniyle izlenebilir.

13 Ocak 2010 Çarşamba

Büyümek tükenmek mi?

13 Ocak Çarşamba 2010, Milliyet
Ekonomi büyürken hesaplanmayan bir şey var. O da büyümeyi sağlamak için tüketilen, israf edilen, kirletilen, yerine konması mümkün olmayan kaynakların yok oluş maliyetidir.
Bir örnekle açıklayım:
Diyelim ki bir kömür madeni var. Bir şirket madendeki cevherin tamamını çıkarır ve satar. Ele geçen para şirketin gelir hanesine yazılır ve ülkenin gayri safi milli hasıla hesabına eklenir.
Kömür yenilenmesi, yerine konması mümkün olmayan bir varlıktır. Bu varlık ülkenin varlıklar envanterinden silinir. X değerinde bir kömür madeninin yerinde şimdi sıfır veya ona yakın değerde bir varlık vardır.
Kömür topraktan çıkarılır ve satılırken kâr, ücret şeklinde bir zenginlik ortaya çıkar. Buna karşılık kaynaklar fakirleşir. Kömürün işletilmesinin yarattığı zenginlik bir defaya mahsustur, geçicidir. Kömürün kaybı ise ebedidir.
Gerçek maliyeti bulmak için bu kaybı da hesaba katmak gerekir.
Ancak milli gelir hesap edilir ama milli gider hesap edilmez.

İntihar gibi duyarsızlık
Bu, banka hesabından çektiği parayı dikkatle sayan ama hesapta ne kadar para kaldığı konusunda hiçbir fikri olmayan insanın durumudur. Para çekebildikçe müreffeh ve mutludur. Ama bu refah ve mutluluğun maliyeti sadece çekilen ve kullanılan para değildir. Para bittikten sonra kalan ömürde çekilecek sefalet ve mutsuzluk maliyetin bir parçasıdır.
Dünyanın neredeyse tamamında kapitalist sistem geçerli. Bu sistemin özelliği geride ne kaldığını hesaplamadan, kaynakları intiharı andıran bir duyarsızlık, açgözlülük ve hızla tüketmek ve kirletmektedir.
Bu kayıplar ne milli gelir hesaplarına ne de mal fiyatlarına aksettirilmektedir. Aksettirilseydi her şey daha pahalı olacak Kanuni Sultan Süleyman’ın sarayında bile görülmeyen bu bolluk olmayacaktı.
Ama tüketmenin ve kirletmenin maliyetin hesaplanmaması böyle bir maliyetin olmadığı anlamına gelmez.
Kapitalizm bu maliyet hesabını yapmadığı için çökecek.
Komünizm insan doğasını göz ardı ettiği için iflas etti. Kapitalizm doğayı göz ardı ettiği için iflas edecek.

Metin MÜNİR